iyi hal indirimi konusunda Yargıtay, hakimin yetkisinin sınırsız olmadığını, hak ve nefaset çerçevesinde karar vermesi gerektiğini kabul etmektedir. Yargıtay iyi hal indirimine ilişkin olarak incelemiş olduğumuz kararlarında
İyi hal indirimi , yargılama sonucunda cezalandırılmasına karar verilen failin, verilen cezanın yasa ile belirlenen “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, yargılama sırasındaki tutum ve davranışları” gibi nedenlerle indirilmesidir. (İyi hal indirimine ilişkin genel değerlendirmelerimizi içeren “ iyi hal indirimi Nedir” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.)
Yargıtay iyi hal indirimine ilişkin kararlarında bazı temel esaslar kabul etmekte, farklı içtihatlarında bu esasları aynı şekilde uygulamaktadır. Bu yazımızda Yargıtay’ın sıkça karşılaşacağımız takdiri indirime ilişkin hususlarda vermiş olduğu önemli kararları inceleyeceğiz.
“Serbest takdir sisteminin bir gereği olarak da olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisi yargılamayı yapan hakime ait olacaktır. Zira yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan hakim, sanığı birebir gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenlerinin varlığı ya da yokluğunu en iyi tespit edebilecek konumdaki kişidir. Hakim; “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri’nin yanında, her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek bu hususta hak, adalet ve nefaset kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır. Ancak hakimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nefaset kurallarıyla dosya içeriğine uygunluğunun Yargıtay denetimine tabi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.”
“Yerel mahkeme tarafından bozma kararından önce kurulan hükümde, “sanığın kişiliği, verilecek cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkileri” lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek TCK’nun 62. maddesinin uygulanmasına karar verildiği halde, bozmadan sonra kurulan hükümde, hangi olumsuz davranışlarının tespit edildiği karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, “sanıkta ve olayda takdiri indirim nedenleri görülmediği” şeklindeki soyut, maddi olgulara dayanmayan ve denetime elverişli olmayan gerekçe ile bu kez TCK’nun 62. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, yerel mahkeme hükmünü bu aykırılık nedeniyle bozan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır”
“TCK.nun 62. maddesinin uygulanması mahkemenin takdirine ait olmakla birlikte hukuksal bir kavram olduğu, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurularak, fail hakkında takdiri indirim hükmünün uygulanıp, uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiği; uygulanması yada somut olayda olduğu gibi uygulanmaması durumunda verilen bu kararın Anayasanın 141, CMK’nun 34, 230 ve 232 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, denetime imkan verecek şekilde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeksizin “sanıkların yargılamayı farklı yönlere sevk gayretleri” gibi yasal ve yeterli olmayan bir gerekçeyle sanıklar hakkında takdiri indirim hükmünün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle… Yerel Mahkeme Kararın BOZULMASINA…”denmektedir.
Yargıtay iyi hal indirimine ilişkin olarak incelemiş olduğumuz kararlarında:
iyi hal indirimi Konusunda Daha Detaylı Bilgi Almak veya Dava Açmak İçin Ofisimizi Arayabilirsiniz.
Aşağıdaki başlıklar da ilginizi çekebilir.