Trafik kazası sebebiyle meydana gelen ölüm, yaralanma ve maddi hasarlar için maddi veya manevi tazminat davası açılabilir. Dava aşamasında, kazanın aslına uygun tutulan tutanak zarara uğrayan kişinin lehinedir. Ancak bedensel bir zarar veya ölüm meydana geldiğinde polis tarafından tutanak tutulması önem arz eder
Trafik kazası sebebiyle meydana gelen ölüm, yaralanma ve maddi hasarlar için maddi veya manevi tazminat davası açılabilir. Trafik Kazalarında Tazminat Davaları Ve Zararın Tazmini konusunda öncelikle hangi kazaların trafik kazası kabul edildiğini açıklayalım:
Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla motorlu aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır.
Trafik kazaları hukuki olarak “haksız fiil” sorumluluğunu meydana getirir. (Borçlar Kanunu md.49)
Kanunen hukuki nitelik açısından haksız fiil kabul edilmesinin birçok sonucu vardır. Bu hususa makalemizin son bölümünde değinilecektir.
Trafik kazalarında maddi hasar meydana geldiğinde taraflarca tutanak tutulması hususu önemlidir. Dava aşamasında, kazanın aslına uygun tutulan tutanak zarara uğrayan kişinin lehinedir. Ancak bedensel bir zarar veya ölüm meydana geldiğinde polis tarafından tutanak tutulması önem arz eder. Kaza ile ilgili tutanak tutulmamış olması dava açma hakkı açısından bir önem teşkil etmemektedir. Ancak olay anı ile ilgili bir tutanak tutulması dava aşamasında sunulan delilin açıklayıcı gücü açısından önemlidir.
Trafik kazası nedeniyle ölümün meydana geldiği durumlarda, ölen kişinin yakınları tazminat davası açabilir. Buradaki en önemli kriter ölen kişinin yaşarken destek verdiği kimselerden olma durumudur. Eğer ölen kişi evli ise eşi ve çocuklarına, evli değilse anne ve babasına destek verdiği kabul edilir. Bu kişiler açısından yardım alıp almadığının ispatına gerek yoktur. Bu kişiler dışındaki yakınlarının tazminat alabilmesi için ölen kişiden yaşarken destek aldığını ispatlaması gerekir.
Trafik kazası sonucunda “ağır” bedensel bir yaralanma meydana gelmişse, yaralanan kişinin yakınları maddi tazminat talebinde bulunamaz ancak manevi tazminat talebinde bulunabilirler. Burada ağır bedensel yaralama kavramından anlaşılması gereken ise; organ veya uzuv kaybı, hayati fonksiyonlarını yerine getiremeyecek ölçüde yaralanmaktır.
Trafik kazası neticesinde ağır olmayan yaralanma neticesinde ise yaralanan kişinin bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Yaralanan şahıs, sakatlık ve maluliyet sebebiyle çalışma hayatı boyunca uğrayacağı iş gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat davası açabilir. Buradaki maluliyet hususu dava aşamasında veya öncesinde bilirkişi tarafından tespit edilir. Yaralanan şahıs trafik kazası nedeniyle duyduğu elem, üzüntü ve keder nedeniyle manevi tazminat davası açabilir.
Ölümlü Trafik Kazasında ölenin anne, baba, eş ve çocukları tarafından manevi tazminat talep edilebilir. Ölenin hemen her türlü cenaze giderleri talep edilir. Ölüm kaza anında değil de sonrasında gerçeklemişse ölüm anına kadar olan tedavi giderleri talep edilir. Ayrıca aynı yakınlar kaza sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölenin yakınlarının ölüm sebebiyle ölenin hayat boyunca mahrum kalacağı maddi tazminatı ifade eder.
Yaralamalı Trafik Kazasında yaralanan kişinin bizzat kendisi tarafından tazminat talebinde bulunulabilir. Yakınları tarafından tazminat talebinde bulunulamaz (ağır yaralanma duruşmaları hariçtir, ağır yaralanmanın ne şekilde olacağı yukarıda açıklanmıştır) Yaralanan kişi; her türlü tedavi giderini, kazanç kaybını, çalışma gücünün azalmasından doğan kayıpları, ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan talepleri maddi tazminat olarak talep edebilir. Bu kayıplar yaralanan kişi tarafından sağlık raporuyla veya işlemlerinin karşılığı olan makbuz tarafından ispatlanmalıdır. (daha detaylı hususların ispatlanabilir olmasına gerek yoktur, zaten dava aşamasında ilgili hususlar atanacak bilirkişi tarafından tespit edilecektir)
Yaralanan kişinin bizzat kendisi ayrıca Yaralamalı Trafik Kazası nedeniyle manevi tazminat talebinde de bulunabilir.
Her iki tarafın da sosyo-ekonomik durumu, tarafların kusur durumu, olayın meydana geliş şekli ayrı ayrı değerlendirilir. Amaç ise mağdur olan ve zarar görende kısmen de olsa rahatlama hissi uyandırmaktır. Ancak zarar gören, yaralanan açısından ilgili tazminat zenginleşmeye hizmet etmemelidir. Örneğin yirmili yaşlarında, işsiz, ve alkollü araç kullanıp ağır kusurlu olunmasa dahi alınacak tazminatla, 80 yaşında, emekli ve kusuru bulunmayan kişi açısından tazmin edilecek manevi tazminat aynı olmayacaktır.
Burada farazi örnekler üzerinden trafik kazalarında maddi tazminat hesabı yapmak doğru olmayacaktır. Somut olaylara göre hesaplama yapılmalıdır. Doğduran uğranılan zarar ve kusur oranı tazminat miktarını değiştirecektir. Zarar gören kişinin maluliyet oranı, kusur oranı, yaşı, aylık kazancı, mesleki geleceği… Hepsi çok önemlidir. Tüm bu hususlar ayrı ayrı incelenmeli ve dava dilekçesinde belirtilmelidir. Somut olarak tazminatın maddi karşılığını hesaplamak ise uygulamada, dava aşamasında dosyanın bilirkişiye tevdi suretiyle yapılmaktadır.
Kaza sonucunda ölüm veya yaralanma meydana gelmişse, maddi veya manevi tazminat talebinde görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Ancak dava, aracın trafik sigortasını yapan şirkete karşı açılacaksa görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. (Sigorta şirketinin sorumluluğu ticari bir işten kaynaklandığı için görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.)
Trafik kazası nedeniyle; aracın sürücüsü, sahibi veya işleteniyle birlikte aynı anda sigorta şirketine de dava açılacaksa görevli mahkeme yine asliye ticaret mahkemesidir.
Kaza sonucu ölüm veya yaralanma meydana gelmişse birden çok yetkili mahkeme vardır. Bunlar:
Trafik kazasının meydana geldiği gün yani hukuki olarak tanımlayacak olursak haksız fiilin işlendiği gün tazminat davası açma süresi işlemeye başlar. Zarar gören, zararı ve faili öğrenmesinden itibaren 2 yıl içerisinde tazminat davasını açmalıdır. Zarar uğrayan faili ve zararı geç öğrense bile her durumda 10 yıl içerisinde tazminat davasını açmalıdır. Ancak zarar gören failin kim olduğunu 3 yıl sonra öğrenebilir. Bu durumda öğrendiği tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi başlar. Lakin burada dikkat edilmesi gereken husus toplam sürenin 10 yılı geçmemesidir.
Yukarıda sayılan kaidelerin tek istisnası ceza zamanaşımı süresidir. Trafik kazasında yaralama varsa taksirle yaralama suçu, ölüm varsa taksirle adam öldürme suçu meydana gelir. Trafik kazası neticesinde ölüm veya yaralama varsa, ceza kanununda o suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi ne ise, maddi ve manevi tazminat davası açma süresi de odur.
Trafik Kazalarında Tazminat Davaları Ve Zararın Tazmini ve Ceza Hukuku alanındaki diğer içeriklerimizi incelemek için lütfen tıklayınız.
Hukuki Danışmanlık almak için ofisimizi arayabilirsiniz.
Aşağıdaki başlıklar da ilginizi çekebilir.